Hidroelektrik enerji su gücünden elde edilen enerjidir. Suyun yerçekimi etkisinde belli bir yükseklikten düşüşüyle yada suyun akışıyla elde edilir.

Hidroelektrik enerji dünyada şu an için en çok kullanılan yenilenebilir enerji türüdür. Her ne kadar çevre ve insan üzerinde yarattığı birtakım olumsuz etkiler nedeniyle bazı çevreler tarafından temiz bir enerji kaynağı olarak kabul edilmese de (25 MW altı küçük hidroelektrik enerji santralleri hariç tutulmak üzere), fosil yakıtlarla çalışan santrallerin yada nükleer yakıtla çalışan santrallerin olumsuz etkileri bu tip enerji üretiminde ortaya çıkmaz. Çeşitli faydalarının yanı sıra yerli bir kaynak olması sebebiyle de ayrıca önem taşımaktadır.

Şu an için dünya genelinde üretilen elektriğin yaklaşık %19’u hidroelektrik santrallerden sağlanmaktadır. Ülkemiz için bu oran %25 civarındadır ki bu oran bile Türkiye’nin hidroelektrik üretim kapasitesinin oldukça altındadır. IHA‘nın “Hydropower and Dams” çalışmalarında Dünyanın hidroelektrik teknik kapasitesi 14 220 TWh/yıl olarak hesaplanmıştır. Ekonomik hidroelektrik kapasite ise 8100 TWh/yıl olup, bu da teknik kapasitenin %57’sinin kullanılabilir olduğunu göstermektedir. AB’de 1035 TWh/yıl olan hidroelektrik teknik potansiyelin %76.62’sine tekabül eden 793 TWh/yıl kapasitenin ekonomik olduğu kabul edilmektedir. Bunun da %75’i, 595 TWh/yıl kullanılıyor durumdadır.
Türkiye için ise ekonomik hidroelektrik kapasite yıldan yıla farklılık göstermekle birlikte şu an için 125 TWh/yıl civarında kabul edilmektedir. Bu miktar ile Avrupa’nın ekonomik potansiyelinin %15’ini barındırdığı görülebilir.

Yenilenebilir ve rakiplerine oranla temiz bir enerji kaynağı olarak hidroelektrik enerji pek çok olumlu özelliğinin yanı sıra Türkiye için hem rüzgar kaynaklı enerji üretimini dengelemesi hem de güvenilir –yerli ve sürekli- enerji sağlaması açısından oldukça önemli bir yerdedir.